Define işaretleri ve anlamlarına dair bu 5 partdan oluşan makale sizlerinde takdir edeceğiniz gibi Türkiye'de bir ilk olması nedeniyle inanıyoruz ki büyük bir boşluğu dolduracaktır.
Bununla beraber bu bölümde glrdiğimlz işaretler konusunda bazı noktalara da dikkatinizi çekmek istiyoruz:
Birincisi; biz bu alanda her şeyi biliyoruz diye ortaya çıkmış değiliz. Zira semboller dünyası sadece bizim değil; bugüne kadar Dünyada hiç kimsenin kalkıp ta "Bu ışı ben bilirim..." diyeblleceği bir alan değildlr. Bunun için biz sadece işin genel mantığı ve bununla beraber üzerinde ittifak oluşmuş bazı yaklaşımları ve elimizden geldiği kadarıyla da çözümü mümkün olan işaretleri vererek okuyucumuza bir yol açmak niyetindeyiz.
İkincisi; bizim ifadelerımız içinde dahi olsa bulunan her hangi bir sembolün doğruluğu-yanlışlığı ya da hangi anlamda, kimlerin yaptığı bir çalışma olduğu vb. konularda ciddi bir araştırma ve define için uğraşan okuyucumuzu kesin ve zahmetsiz bir ortamda tutacaktır. Bu ise para, zaman, emek ve ümitlerin kaybolmaması demektir.
Burada unutulmaması gereken şey; işaretlerin mantığında asla kesin kuralın olmadığının bilinmesidir. Ama hangi şekliyle olursa
olsun her işaret yakın veya uzak anlamıyla bir şeyleri anlatmaktadır. Doğada hiçbir işareti durup dururken ve can sıkıntısından yapılmış şeyler değildir. Oyma ya da kabartma şeklinde motive edilmiş her hangi bir çalışmanın içindeki en ufak bir oyuk nokta veya küçücük bir kabartma motifin dahi mutlak bir anlatımın ifadesidir. Motiflere kazandırılan bakışlar, duruşlar ve davranış biçimleri yine önemli bir ifadenin konuşturuluyor olması demektir. Gerek insan, gerek hayvan ve gerekse bitki ve diğer eşyalar kazınıp kabartılırken; bunlara verilen uzunluk ve büyüklük ölçüleri de çevrede var olan bir takım yerleşimlerin, mezarların, tapınakların ya da definecinin aradığı manada ıse; ilgili malzemelerin, uzaklık ve yönlerinin yüklendiği anlamları ifade ederler.
Her işaretin her bölge için aynı anlamları taşımasının mümkün olamayacağını bu vesileyle ve öncelikle ifade etmiş olalım. Ayrıca her hangi bir motif ele alındığı zaman burada ortaya konulan yaklaşımların mutlakiyet ifade etmemesi gerektiğini de belirtmek istiyorum. Zira burada örneklemelerini vereceğimiz "Mezar figüründe de temas edeceğimiz gibi; bu sembole yüklenen farklı pek
çok anlamlar zaten tarihsel süreç içinde sürüp gelmektedlr. Bu sembolü kullanan farklı kültürlerin O'na olan yaklaşımları ise başlı
başına farklılık gösterir. Bütün bunlarla beraber bir de mezar oyma resimlerinin çizimdeki farklı şekilleri göz önüne alınacak olursa
-"Bizim orada bir oyma ya da fincan resmi var. Bu ne anlama gelir? gibi mantığı bulunmayan bir sorunun da sorulmaması gerekir.
Bununla beraber işaretlerın ve sembollerin çözümü aşaması adeta bir satranç oyunu gibidir. İşaretin koyucusu ile onu çözmeye çalışan kişi, kendi aralarında kıyasıya bir mücadele içindedirler. Azınlık kültürlerinin bir kısmında saklı emanetler için bir veya birkaç işaret birden bırakılmış olabilir. Hatta bu azınlıklardan olan önemli bir grubun işaretleme sisteminde üçten daha az işaret bırakılmadığı bilgilerimiz dahilinde olan bir husustur. Hal böyle olunca arazide bulunan bir tek işaretle veya rastgele bir sembolle kalkıp define yeri aramak aklın ve mantıgın işi değildir.
Bulunan her işaretin öncesi ya da sonrası olabilir. Ancak uzmanı olan kişi bulunan şeyin son işaret mi, yoksa öncekilerden birisimi
olduğunu çözme bilgi ve becerisine sahip olabilir. Bunun için de sadece işaret ve sembollerin kendileri degil; işaretleme mantığı
içerisinde çevredeki verilerin de önemli yeri olduğu için, arazinin çok sıkı bir gözlemden geçirilmesi gerekir. Çevrede bulunan çökmeler, tümsekler, arazideki bitki yapısı vs. gibi durumlar hedefe ulaşmada çok büyük öneme sahip olan faktörlerdir.
Konu ile ilgisi en üst düzeyde olan uzman dostlarımızın bilgi ve tecrübeleri dogrultusunda medeniyetlerin siyasi, iktisadi ve
sosyokültür yapıları göz önünde tutularak birkaç işaretin en doğru ya da doğruya en yakın olan açıklamalarını burada verecegiz.
İşaretlerle ilgili mesafe tayinleri yapılırken her uygarlığın veya azınlıkların kullandığı ölçüm sistemleri dikkatle ele alınacak. Ölçüler
buna göre verilecektir. Böyle olmakla beraber hesaplamalar sırasında küçük yanılgıların olabileceğini gözden uzak tutmamak ve buna göre daha bir dikkatle arazi gözlem feri yapmak gerekir.
Kazı işlemlerine başlamadan önce sağlıklı çalışan ve bilinçli kişilerın kullanacağı alan tarama ve dedektör sistemleriyle, nokta ve
derinlik tespitlerinin de olabildiğince sağlıklı yapılmasında fayda vardır.
Zira geçen uzun zaman dilimleri içinde erozyon ve iklim şartları sebebiyle deprem ve sel faktörleriyle derinlikler azalmış veya çogalmış olabilir. İşaretin muhtemel anlatımındaki derinlik bu nedenlerle tutmayabilir. Derinlik ölçümünde hassasiyeti olan bir cihazın bu nedenlerle büyük önemi vardır. Biz; işaretin derinlik ölçümünü de veriyor olması halinde ancak bunu söyleyebiliriz. Gerisi
bakıcıya ve cihaza kalmıştır. Ancak bütün bunlara rağmen biz yine de yer tespit çalışmaları yapılırken bir arkeoloji yardımının çok faydalı olacağı kanaatimizi burada onaya koyuyoruz. Her ne kadar klasik bir define arayıcısı gözü ile olaya bakmasa da; sonuç itibariyle akademik bilgi ve arkeolojik birikim okuyucuyu yanlış ve boş çalışmadan koruyacaktır.
SEMBOL NEDİR?
Sembol kelimesinin kökeni, eski Mısır dilindeki “symbolon” sözcüğünün Grekçeye geçmiş halidir. "birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak· anlamlarına gelir.
Sembol, kimi sözlüklerde “daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey" ya da “evrensel yasa, ilke, bilgi ve fakirleri açıklayan işaretler” olarak tanımlanır. Sembolizm, kısaca. “evrensel bilgi ve hakikatlerin basit ve sade öğelere indirgenerek ifade edilmesi” olarak tanımlanabilir. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şeklide ifade eden işarettir.
Semboller Hangi İhtiyaçtan Doğmuştur?
Yaratılışımızın ve doğamızın gereği olarak yaşadığımız olaylara ait her türlü bilgiyi herkesle paylaşmamız mümkün değildir. Her insanın kendi evreni içinde sırlarla dolu gizli-kapaklı ayrı bir dünyası vardır. Toplu yaşam biçimlerinde de gerek kültürel, gerek dinsel ve gerekse savunmalara yönelik bir takım gizli bilgi ve dosyaların olmasından daha tabii bir şey düşünülemez. Ayrı bir ol!!u da düşünce dünyasında insanoğlu bazı ideler! çok rahat bir biçimde ortaya koyamaz. Bunlar ve benzeri sebeplerle açıkça ortaya konulamayan bilgi ve düşüncelerin bir bakıma bohçalanarak örtülü bir biçimde sadece ve sadece ilgililerine sunulması ruh derinliği oluşan, beyin genişliği olan insanın doğasında yer etmiştir.
Bunun üç temel nedeni şudur:
1-Gelişim düzeyi geri, dogmatik insanların hakikatlere ait bilgileri açıklayan hikmet sahiplerine karşı her devirde tehlikeli, tutucu tepkiler göstermiş olmaları.
2-Hakikatlere ait bilgilerin o bilgilere gereksinimi olmayanlardan, yani gelişim düzeyleri gereği, gelişim gereksinimleri henüz bu yolda olmayanlardan ve o bilgilerin taşıdığı enerjiyi kaldıramayacak olanlardan saklı tutulması.
Çünkü hakikatlere ait bilgiler bir tür enerji gibidir ki, kapasiteleri uygun olmayanlar bu enerji yükünü kaldıramazlar ve bu yük onlara yarar değil, zarar getirir. Dolayısıyla hakikatlere ait bilgiler, bu enerji yüklerini henüz kaldırabilecek kapasitede olmayanlardan, sembollere büründürülerek gizlenir.
3-Hakikatlere ait bilgilerin ehli olmayan ellere geçmesi tehlikesi: Hakikatlere ait kimi bilgiler bir tür silah gibidir, ehli ve iyi niyetli olmayanların ellerine geçmemesi gerekmektedir. Yaşadığımız topraklardaki mevcut tabiat varlıkları çıplak gözle baktığımızda çoğu zaman bize hiçbir şey söylemezler.
Ancak; yazının hiç olmadığı ya da yaygınlaşmadığı dönemlerde insanlar, doğa varlıklarını kullanarak söylemek ya da duyurmak istediklerini gerçekleştirebiliyorlardı. Bunun için de en geçerli yol; çeşitli çizgisel şekilleri, hayvan ya da eşya resimlerini kayalara ağaçlara işlemekti.
SEMBOL NEDİR?
Sembol kelimesinin kökeni, eski Mısır dilindeki “symbolon” sözcüğünün Grekçeye geçmiş halidir. "birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak· anlamlarına gelir.
Sembol, kimi sözlüklerde “daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey" ya da “evrensel yasa, ilke, bilgi ve fakirleri açıklayan işaretler” olarak tanımlanır. Sembolizm, kısaca. “evrensel bilgi ve hakikatlerin basit ve sade öğelere indirgenerek ifade edilmesi” olarak tanımlanabilir. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şeklide ifade eden işarettir.
Semboller Hangi İhtiyaçtan Doğmuştur?
Yaratılışımızın ve doğamızın gereği olarak yaşadığımız olaylara ait her türlü bilgiyi herkesle paylaşmamız mümkün değildir. Her insanın kendi evreni içinde sırlarla dolu gizli-kapaklı ayrı bir dünyası vardır. Toplu yaşam biçimlerinde de gerek kültürel, gerek dinsel ve gerekse savunmalara yönelik bir takım gizli bilgi ve dosyaların olmasından daha tabii bir şey düşünülemez. Ayrı bir ol!!u da düşünce dünyasında insanoğlu bazı ideler! çok rahat bir biçimde ortaya koyamaz. Bunlar ve benzeri sebeplerle açıkça ortaya konulamayan bilgi ve düşüncelerin bir bakıma bohçalanarak örtülü bir biçimde sadece ve sadece ilgililerine sunulması ruh derinliği oluşan, beyin genişliği olan insanın doğasında yer etmiştir.
Bunun üç temel nedeni şudur:
1-Gelişim düzeyi geri, dogmatik insanların hakikatlere ait bilgileri açıklayan hikmet sahiplerine karşı her devirde tehlikeli, tutucu tepkiler göstermiş olmaları.
2-Hakikatlere ait bilgilerin o bilgilere gereksinimi olmayanlardan, yani gelişim düzeyleri gereği, gelişim gereksinimleri henüz bu yolda olmayanlardan ve o bilgilerin taşıdığı enerjiyi kaldıramayacak olanlardan saklı tutulması.
Çünkü hakikatlere ait bilgiler bir tür enerji gibidir ki, kapasiteleri uygun olmayanlar bu enerji yükünü kaldıramazlar ve bu yük onlara yarar değil, zarar getirir. Dolayısıyla hakikatlere ait bilgiler, bu enerji yüklerini henüz kaldırabilecek kapasitede olmayanlardan, sembollere büründürülerek gizlenir.
3-Hakikatlere ait bilgilerin ehli olmayan ellere geçmesi tehlikesi: Hakikatlere ait kimi bilgiler bir tür silah gibidir, ehli ve iyi niyetli olmayanların ellerine geçmemesi gerekmektedir. Yaşadığımız topraklardaki mevcut tabiat varlıkları çıplak gözle baktığımızda çoğu zaman bize hiçbir şey söylemezler.
Ancak; yazının hiç olmadığı ya da yaygınlaşmadığı dönemlerde insanlar, doğa varlıklarını kullanarak söylemek ya da duyurmak istediklerini gerçekleştirebiliyorlardı. Bunun için de en geçerli yol; çeşitli çizgisel şekilleri, hayvan ya da eşya resimlerini kayalara ağaçlara işlemekti.
İŞARET NEDİR ?
Düşünce, arzu ve beklentilerinden oluşan mesajını başkalarına bırakmak isteyen eski insanlar önce doğada çok sağlıklı bir gözlem yapmak zorundaydı. Bunun için işaretini, mesajını bırakacağı yerle tabiatın genel yapıları arasında bağlantı kuruyordu. Dağlar, dereler, nehirler ve benzeri tabiat şekillenmeler! en güzel nirengi noktaları olmakla birlikte; belirgin arazi yapılanmalarını, nehirleri, gölleri, Güneş, Ay ve yıldızların konumlarını da işaretler için sıkça kullanıyordu.
Burada dikkat edilmesi gerekil olan bir konu; sembol ve işaretlerin ayrı şeyler olduğunun bilinmesidir. İlkel insanlar mitolojilerden kaynaklanan bir takım köklü düşünceleri zaten sembolleştirmişlerdi. Bu bakımdan semboller daha ziyade bütün bir toplumu ilgilendiren ortak inanış ve düşüncelerin simgeleridir.
Örneğin; Hz. Adem ve Havva'nın (ilk insanın) yaratılışı, Nuh tufanı, Hz. İsa'nın çarmıha gerilişi... Bunlar mitolojik verilerle de beslenen ve anlatımları sembollerle artık mümkün olan olaylardır. Bunların ifade etti!!i düşünceler ise artık tamamen genel kavramlardır. Kişisel ya da bir grubu ilgilendiren çalışma veya projenin işareti olmazlar. Bir başka yönüyle de semboller; daha ziyade toplumun dini düşünce ve yaşam coğrafyasını, milli ruh hareketlerini belirleyen imgelerdir.
Sembollerdeki bu genel özelliğe mukabil; işaretler ise bu sembollerle alakası olsun olmasın, geniş kavramlar ifade etmekten çok; daha ziyade kişi ya da küçük grupların inanç, dilek, düşünce ve duygularını bazen de proje ve çalışmalarını belirler. Gerçek olan şudur ki; her sembol, her işaret ve gizemli şekiller hep aynı grafiklerle ve çoğu kez aynı biçimde kurgulandıklarından bunlar birer hayal ürünü veya cansız ve anlamsız şekiller değillerdir.
Diller başka başka da olsa kullanılan sembol ve işaretler ortak olduğundan söz konusu şekil ve çizgiler tamamen evrensel bir boyuta sahiptir. Dünyadaki her canlı varlıktan sadece düşünebilmesi ve irade edebilmesi ile dahi farklı ve üstün özellikler taşıyan insanoğlu, doğadaki ihtiyaçları ve gerek gördüğü konumlarda bazı düşünce ve bilgileri saklayarak ifade etme yolunu seçmiştir...
Ceyda Sevecen 30 w
Çok güzel paylaşım olmuş, devamını bekleriz.